Güzel Dil Türkçe; Dil; dünya genelinde en önemli kültür aracıdır diyebiliriz. Toplumların kendine has ve ortak iletişim hazinesidir öncelikle. Birbirimizi anlayabilme, duygu ve düşüncelerimizi ifade etme konusunda yadsınamaz gerçeğimizdir.
Ben Elif YILDIRIM Bu yazıyı siz değerli 1petinya.com okuyucuları için kaleme alıyorum.
Kişilerin ve milletlerin birbirlerini tanıyabilmesi ve evrensellik adına kıymetlidir sahip olduğumuz dil. Konuştuğu dile sahip çıkamayan toplumların yozlaşmaları ve bununla birlikte milli beraberlik olgusunu yitirmeleri de kaçınılmazdır. Üzerinde yaşadığımız bu toprakların dili ise Türkçedir. Dilimize sahip çıkmak ve onu en güzel biçimde gelecek nesillere taşımanın ise bir Türk vatandaşı olarak kutsal ve vicdani yükümlülüğümüz olduğu kanısındayım. Mümkün olduğunca yabancı kelimelerden arınmış, yazım kuralları konusunda ciddi hassasiyet gösterilmiş, değerlerinin bilincinde olan bir algoritmaya ihtiyacımız var. Dil konusundaki problemlere ve bunlara istinaden üretilebilecek çözümleri ele alacağız bu yazımızda.
Bildiğiniz üzere şu sıralar yeni nesil tarafından yabancı sözcüklerin kullanımının artması, yazılarda kullanılan gereksiz kısaltmalar ve benzetmeler, harflerin şekilli ve değişik biçimlere dönüştürülmesi artış gösterdi. Türkçenin genel kurallarının bilinmemesi gibi nedenler dil konusundaki en büyük sorunlarımızdan birkaçıdır. Bunların öyle çok türevi vardır ki toplum olarak geri kaldığımız bir bilinçsizlik meselesidir diyebiliriz. 3 üniversite mezunu, sözde donanımlı ve birden fazla sahip olduğu unvanla övünen fakat henüz temiz ve okunaklı bir dille yazı yazmayı öğrenememiş, kendini yetiştirdiğini zanneden ama aslında aynı çemberin içinde defalarca dönüp durduğunu fark edemeyen tiplemeler var maalesef.
Örneğin; bir iş görüşmesine CV bıraktığınızı veyahut yetkili kişi ile bizzat diyaloğa girdiğinizi düşünün. Henüz üslup ve dil konusunda dahi beceri sağlayamamış birinin işe alınabilecek yetkinlikte biri olduğu konusunda hemfikir olabilir miydiniz sizce? Üslup bir insanın kimliğidir. Üslubu ete kemiğe dönüştürense dildir. Dili iyi kullanmak ise Türkçemizi en iyi şekilde bilmekten geçer.
Öncelikle yazım kuralları sorunsalına değinmek istiyorum. Kelimeleri cümlelere dökerken harflerin yerinin değiştirilmesi ya da bazı kelimelerin konuşma dilinde yazıya aktarılması, ayrı olması gereken kelimelerin bitişik yazılması gibi birçok örnek verebiliriz bu konu hakkında. “Şey” kelimesi ayrı yazılır her daim fakat çoğu zaman unutulan bir detaydır.
“Yanlış” yerine yalnış, “yalnız” yerine yanlız, “kirpik” yerine kiprik yazılması yine en sık yapılan hatalardan bazılarıdır. “Geleceğim” yazmak yerine “gelicem” yazılması da kelimeleri direkt okunduğu biçimde yazmaya çalışmaktır ve hatalı bir olgu söz konusudur. Okurken -eceğim, –acağım şeklinde okumayız. Zira o da kulağı tırmalayan bir kullanım olur. Yazı ve okunuş dilini birbirine karıştırmamamız gerekir. Aynı şekilde kurulan cümleyle ya da paragrafla çelişecek deyimler, atasözleri kullanılmamalı, noktalama işaretleri de yerinde olmalı. Okunaklı ve anlaşılır bir üslup kullanmaya özen göstermemiz lazım. Çok zor şeyler değil bunlar oysa. Pekâlâ kolayca kavranılabilir konular. Sadece bazı şeylerin farkındalık edinimini öğrenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Hem yazınsal alanda hem de konuşma kapsamında çok önemli bir yeri vardır Türkçemizin. Bu yüzden onu en iyi şekilde öğrenmemiz ve uygulayabilmemiz gerekir.
Çözümler kendimize ayna tutmaktan geçer diyebiliriz. Günlük yazı dilindeki hatalarımızı düzeltmekle işe başlamak bu sorunsalların en önemli nüansıdır. En küçük dilimden başlarsak ancak bütüne ulaşabiliriz. Daha geniş bir perspektiften özet bir yorumlama yapacak olursak dilimiz bizim özümüzdür, iletişimimizin en değerli hazinesidir. Yoksa geleceğe bırakacağımız tek gerçeklik; özünü belki de hiç tanıyamayacak çocuklar, özensiz ve değer nedir bilmeyen gençler, kültürüne sahip çıkmayı ve kendine saygı duymayı geçmişin silik sayfalarına eklemeyi bir görev edinmiş yetişkinler olacaktır…
Peki bu kadar önemli mi bu hassasiyet? Evet, bu kadar önemli. Olguları basit kalıplara sıkıştırarak aslolanı görmek mümkün değildir. Zira dünya tek kişilik bir pencere de değildir. Konumunuzu ve baktığınız açıyı değiştirirseniz her şey değişir… En öncelikle kendisine; özenli ve güzel olanı yakıştıran öz saygısını yitirmemiş bireylerin toplumumuza farkındalık kazandırmasını temenni ediyorum.
Daha güzel bir Türkçe demek aynı zamanda kendini daha iyi ifade eden toplumlar demektir. Düşünce ve duyguları en katıksız, en düzgün ve başarılı biçimde aktarmak özgüven kazanımı ve olumlu izlenimler bırakma konusunda da çok çok önemlidir.
Değişim bizim içimizdedir. Kendini değiştirmeyen insanlar toplumların değişmesini talep edemez. Umarım ki sizi birtakım sorgulamalara teşvik edecek bir yazı olmuştur. Sevgiyle kalın…
Yazar: Elif Yıldırım
Tarih: 15.05.2022