ALLAH SEVGİSİ
Allah sevgisi insanın Allah’ı tanıdıkça artacağı ve tanıdığı kadar olan bir sevgidir. Yani merhametiyle kuşatan, insanı yoktan var edip yeryüzünün halifesi kılan, insanı bir damla sudan yaratıp onu yeryüzünde yalnız bırakmayan bir Allah sevginin kaynağıdır, sevginin ta kendisidir.
İnsanların zalimlikleri ve açgözlülüğünden dolayı yeryüzünden çıkan her türlü kargaşanın temelinde Allah sevgisinin olmayışındandır. Düşünün bir anne ne kadar merhametlidir evlatlarına. Nasıl da onları soğuktan, sıcaktan, açlıktan ve susuzluktan korur. Bu sevgi yeri ve göğü insanın emrine veren Allah’ın sevgisinin yansıması bile değildir. Şimdi yeryüzünü güneş aydınlatmaktadır. Biz güneşi inkâr edip güneşin yansımalarını güneşmiş gibi algılarsak Güneş’in hakkını yemiş oluruz. Yüreğinde Allah sevgisi olan insanlar yalnızca insanlara merhamet etmez bütün canlılara şefkatli ve sevecen davranır.Allah’ın sevgisini yüreğinde taşıyan insan asla insanların arasında ayrım yapmaz ve bütün insanları Allah için sever. Allah sevgisi yeryüzündeki canlılara karşı davranışlarımızla ilişkilidir. Eğer Allah’ı seviyorsak onun yarattıklarına da merhametli davranmak zorundayız. Ne demiş Yunus Emre: “Yaratılanı sev; yaratandan ötürü.” Oysa insanlar çoğu kez sevgi dili yerine nefret dilini kullanırlar. Nefret zamanla öfkeye, öfke de zamanla kavgaya götürür insanı. Öfke yakıp yıkandır. Sevgi ise yapıp inşa edendir. Komşunuzun yanından geçerken selam verin, arkadaşınıza merhaba deyin, sizden hoşlanmadığınızı düşündüğünüz bir arkadaşınızın hal ve hatırını sorun. Bakın nasıl da zamanla sizlere karşı sevgi oluşur.
Sevgi paylaşıldıkça çoğalan bir duygudur. İnsan sadece kendisini sevmekle Allah sevgisine ulaşamaz. Allah sevgisi gören gözler, işiten kulaklar,hisseden kalpler için her yerdedir.
Haydar ŞAHİN