Bulutlar Ağlamasa Yeşillikler Nasıl Güler
Bu dünyada güzelliklerin hüküm sürmeye devam edebilmesi için bazı bedellerin de ödenmesi gerekir. Hiçbir güzellik; fedakarlık gösterilmeden, bedeli ödenmeden veya cefası çekilmeden ayağımıza gelmez. Bugün barış içinde yaşayabiliyorsak; geçmişte bunun bedelini canıyla, kanıyla veya varıyla ödeyenler olmuştur. Bugün teknolojinin son harikalarını kullanabiliyorsak, bizden önce sabahını gecesine katarak çalışmış olanlar vardır. Bugün soframızda ekmeği eksik etmiyorsak onu üretmek için kavurucu yaz sıcağında alın teri dökenler vardır. Üzülenler, ölenler, emek verenler, terk edilenler, ezilenler vardır…
Toprak, yağmurla hayat kazanır. Yağmur yağmadığı müddetçe, toprağın bize ürün vermesi mümkün değildir. Bulutlar ağlayacak, yağmura dönüşecek ki toprak ana gıdasını alsın ve onu işleyerek bize geri ödesin. Çiftçi toprağı işleyecek ki nice filizler yeşerip meyve versin. Güneş ısısını verecek ki ağaçlardaki meyveler olgunlaşıp sofralarımıza gelsin. Ders çalışacağız ki başarıyı yakalayıp güzel bir meslek sahibi olalım. Haksızlıkların önünde duracağız ki onlar artık son bulsun. Zahmetsiz rahmet olmaz derler. Şayet rahmet istiyorsak zahmet vermeliyiz; nimet istiyorsak alın teri dökmeliyiz. Huzur istiyorsak insan yetiştirmeliyiz. Bedavadan gelen hiçbir güzellik yoktur. Yarın sefa sürme niyetinde olanlar bugün cefasını çekmek zorundadır. Bugünkü cefayı göze alamayanların, hem kendi yarınları hem de çocuklarının ve torunlarının yarınları cefa çekmekle geçecektir.
Bugün üzerindeki nimetlerinde yararlandığımız bu güzel ülkeyi; Türk, Kürt, Laz, Gürcü, Süryani, Azeri ülkemizin kurtuluşunda emeği geçmiş, kanı dökülmüş tüm atalarımıza borçluyuz. Bugün mutlu olmamızın sebebi onların bize muntazam bir miras bırakmasıdır. Bu miras bizlere sadece bir emanettir. Zamanı geldiğinde bu emaneti torunlarımıza teslim etmek zorundayız. Bu nedenle gerektiğinde biz de yıllar sonrasında yaşanacak bir mutluluğun bedelini şimdiden ödemeyi bilmeli, bu uğurda canımızı bile verebilmeliyiz.