ÖZET
Hayatı Kısaca
1852 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Babası Maraş ve Adana mutasarrıfı olmuş olan Hurşid Paşa annesi ise Habibe Hanım’dır. Gürcü asıllı bir ailenin oğludur. Asker, gazeteci, çevirmen olarak görev almıştır. Osmanlı aydınları arasındadır. Tanzimat Döneminde felsefi, edebiyat alanlarında eserler vermiştir. Romantizm etkisinde yazmasına karşın diğerlerinden farkı realizm ve natüralizmi de eserlerine yansıtmıştır. Felsefi görüş olarak pozitivizm ve materyalizmi savunmuştur. Türk edebiyatında ilk denemeci ve ilk materyalist olarak anılmaktadır. Bunun yanı sıra ilk biyografici ve ilk eleştirmen sıfatlarına da layık görülmüştür. 35 yaşındayken bileklerini keserek intihar sebebiyle hayata veda etmiştir. Bilimsel deney olması amacıyla intihar etmiştir. İntihar kavramı Osmanlı Dönemi için yabancı bir kavram olduğu için basında oldukça fazla anılmıştır.
UZUN
Eserleri
Binbaşıyı Davet(çeviri, 1884), Cinayetin Tesiri(çeviri, 1885), İntikad(roman, 1887), Birinci Kat(çeviri, 1884), İki Bebek(çeviri, oyun, 1884), Mektubat (1889), Miftah-ı Usül-i Talim (1885).
Beşir Fuat Hayatı Uzun
İstanbul Fatih Rüştiyesi’nden mezun olmuştur. Okulu bitirdikten sonra eğitimine o dönem babasının görev nedeniyle bulunduğu Suriye’de devam etmiştir. Burada Halep Cizvit Mektebi’nde okumuştur. Bu okul sayesinde ileri seviyede Fransızca öğrenmiştir. 1871 yılında İstanbul Askeri İdadisi’nden, 1873 yılında ise Mekteb-i Harbiye’yi bitirmiştir. Eğitim hayatından sonra 3 yıl boyunca Sultan Abdülaziz’in yaverliğini yapmıştır. 1876 yılında gönüllü olarak Osmanlı-Sırp Savaşı’na katılmıştır ve bu savaşta Girit isyanlarının bastırılmasında görev almıştır. Girit’te kaldığı birkaç yıl boyunca İngilizce ve Almanca öğrenmiştir.
İlk evliliğini genç yaşta akrabası ile olmuştur ve bu evlilikte Mehmet Cemil isimli bir oğlu olmuştur. Evliliği kısa sürmüştür ve ardından saray doktorunun torunu olan Şaziye Hanım ile evlenmişlerdir. Bu evlilikten Namık Kemal ve Mehmed Selim isimli iki oğlu daha olmuştur.
İyi derecede batı dillerini bilmesi sebebiyle batıda gelişen, fikir sanat akımlarını takip edebilmiştir. Çeviriler yaparak da yazı hayatına giriş yapmıştır. 1884 yılında çeviri yapmak için askerlik görevini bırakmıştır. 1884 yılından itibaren kendini tamamen edebiyata vermiştir. Gazetelerde bilimsel, felsefi ve eleştiri yazıları yayımlanmıştır. 3 yıl çeviri yapması sonucunda 16 kitap ve 200 makalesini yayımlamıştır. Böylelikle Osmanlı aydınları onun sayesinde batılı düşünür ve yazarları tanımıştır. 1884 yılında gazeteciliğin yanı sıra dergicilik görevine de başlamıştır. Arkadaşlarıyla birlikte Haver ve Güneş isimli dergileri çıkartmıştır.
1885 yılında Victor Hugo’nun ölümü üzerine yazdığı eseri, türk edebiyatındaki ilk monografi sayılmıştır. Voltaire hakkında kaleme aldığı diğer monografisinde de pozitivizm görüşünü savunmuştur ve bu da Hakikatçiler-Hayalciler tartışmalarının başlangıcı olmuştur.
Namık Kemal isimli oğlunu bir buçuk yaşındayken kaybetmiştir ve bunun etkisini üzerinden kolay kolay atamamıştır. 1886 yılında da annesinin paranoya sebebiyle ölmesinden dolayı hastalığın genetik olduğunu düşünmeye ve delirme düşüncesine kapılmıştır. Gece hayatına düşkün olmaya başlamıştır ve metreslerinden birinden Feride isimli bir kızı olmuştur. Gece hayatı sebebiyle, tüm bu sorunların üzerinde geçim sıkıntısı başlamıştır. 5 Şubat 1887 yılında bileklerini keserek intihar etmiştir. Eyüp Mezarlığı’na defnedilmiştir.